Plastik Cerrahi’nin en sevdiğim tarafı daima gelişime ve değişime açık olması. Bu yönüyle bana caz müzik gibi geliyor. Ne dediğimi açıklayayım. Mesela botox, önceleri blefarospasm denen göz çevresi hastalığını tedavide kullanılmaya başlanmış. Zamanla tedavi olan hastalarda bakmışlar ki göz çevresi kırışıklıklar da azalıyor. Böylece yüz bölgesinde estetik amaçla kullanım yaygınlaşmış. Sonra estetik amaçla botox yaptıranlarda bakmışlar migren benzeri baş ağrısı problemi azalıyor, bu sefer migren tedavisinde kullanım ortaya çıkmış. İşte çoğumuzun kullandığı dolgularda da durum benzer.
Dolgularla tedavi özellikle yüzde sarkmış, hacim kaybına uğramış bölgelerde daha diri ve genç bir görünüm vermek amacıyla kullanıma girdi. Özellikle burun kanadından ve ağız köşesinden aşağıya doğru uzanan derin oluklar; ince dudaklar; dudak çevresi ve alındaki çizgiler dolgularla tedavi edildi. Ne tür dolguların daha iyi olduğu konusundaki fikirlerimi başka bir yazı konusu yaparsak, özü itibarıyla dolgular daha dişi bir görünüm, daha genç bir görünüm için kullanıldı.
Ama yaratıcı plastik cerrahlar dolguların kullanımını daha da geliştirdi. Şimdi dolgularla burun şekillendirme ameliyatları yapmak mümkün. Ben başlıca iki hasta grubunda burna dolgu uygulaması öneriyorum. Birinci grup hasta daha önceden bir burun estetiği ameliyatı geçiren gruptur. Estetik ameliyat sonrası her zaman istenen netice elde edilemez. Bazen burun sırtında düzensizlikler, sağ ve sol profilde asimetriler olabilir. Eskiden bu tür asimetrileri gidermenin yolu yeniden hastayı ameliyat etmekti. Ama şimdi gerekli noktalara dolgu enjeksiyonlarıyla hastayı bir ameliyattan kurtarmak mümkün. Bu şekilde revizyon burun ameliyatlarının sayısında oldukça azalma oldu.
Burun dolgusundan fayda görecek ikinci grup hasta daha önce hiç buruna müdahale görmemiş, ama burunla ilgili minimal deformiteleri olan, ameliyat düşünen ve ameliyat olmaya korkan hastalardır. Dolgu yöntemleriyle bir nevi mini rinoplasti gerçekleştirmek mümkündür. Burun sırtındaki hafif kemerleri kamufle etmek, asimetrileri gidermek mümkün olur. Burun ucuna şekil vererek daha belirgin ve üçgen görünümlü bir burun ucu elde edilebilir. Böylece burun ucunun dudakla yaptığı açı da belli oranda değiştirilebilir. Dolguların kullanım alanındaki bu gelişmelerle pek çok hasta ameliyat olma zahmetinden kurtuluyor.
Kısa bir not da burun sırtına uygulanacak dolguların kalıcılığı ile ilgili olsun. Burada uygulanacak uzun yıllar kalıcılığı olan dolgular var. Ama benim tercihim klasik olarak kullanılan hyalüronik asit dolgularını kullanmak. Böylece hastayı tatmin etmeyen bir sonuç olursa işlemin geri dönüşümü mümkün oluyor. Hasta sonuçtan memnun kalırsa birkaç mükerrer uygulama sonrası zaten epey uzun süre kalacak sonuçlar da alınabiliyor.